Uzun süredir beklediğiniz an geldi, bebeğiniz doğdu…
Anne babanın yeni doğan bebeğini öpmek, onun kendisine has kokusunu koklamak arzusunu anlamak gayet kolay, hele ki bir de ilk bebek ise... Beklenen o süreç, yaşanan heyecan, annenin doğum macerası, bunlar hep kişiliklerimizin oluşumunda önemli dönüm noktaları.
Konunun içinde bir çocuk doktoru bile olsa, bebeklerin sevimli yanaklarını, yüzlerini öpmek anne babalar veya aileler için doğal bir sevgi hareketi. Mutlaka ki, doktor ebeveynler konuya daha bilimsel bakar, ama genel olarak bu konuya gerekli önem veriliyor mu acaba? Örneğin “incelemeler yetişkinlerin (veya kardeşlerin) yeni doğan bebekleri yüz bölgesinden öpmeleri onlar için tehlike doğuran riskler içeriyor” dersek ne düşünürsünüz?
Bu konuyu bilim temelinde, ama insani duyguları da dikkate alarak irdelemek gerekiyor.
Evet bebeklerimiz çok tatlılar, çok sevimliler, hayatımızın en önemli parçaları; bir anne baba veya aile büyüğü ya da kardeş olarak onları çok seviyoruz, ama sevgimizi onlara zarar vermeden göstermeliyiz.
Şimdi konuya biraz daha detaylı şekilde bakalım.
Temel olarak riski azaltmak için ağzımızı/dudaklarımızı yenidoğan bebeğin yüz çevresinden olabildiğince uzak tutmalıyız. Sonuçta, sevgimizi farklı şekilde ifade edebilir, bebeğimize de bunu hissettirebiliriz.
Özellikle de yenidoğana ziyarete gelmiş aile ve arkadaş çevremizin bebeği yüz çevresinden öpmesine özenle, ama bu insanları da kırmadan engel olmalıyız. Her ziyaretçi bu güzel anda sevgisini, mutluluğunu göstermek isteyecektir. Bu nedenle “Acaba onları incitir veya kırar mıyız?” endişesi de göz ardı edilemeyecek bir faktör…
Bu güzel bir örnek, 2023’de İngiltere’de “The Lullaby Trust” organizasyonu tarafından 2300 yeni anne-baba veya adayı arasında yapılan bir anket. Ankette, katılanların %54 oranında önemli bir kısmının, aileleri veya arkadaşlarının yenidoğan bebeklerini öpmelerine izin verdikleri, yani ciddi enfeksiyon risklerinden habersiz oldukları ortaya çıkmıştır. Yine bu ankete göre, %63’lük daha büyük bir oranda katılımcı ise ziyaretçilerden bebeklerine aşırı yakınlaşma veya onu öpmemesini yada dokunmamasını söylemekten çekinmekte, o kişileri kırmaktan, ya da aşırı korumacı bir ebeveyn olarak alay edilmekten, bir diğer deyişle dışlanmaktan endişe duymaktaymış.
Bu arada, bahsedilen Lullaby Trust’un konuya ilişkin farkındalık kampanyasının ismi de pek hoş, “T-H-A-N-K-S”.
Bu kısaltma “Think Hands And No KisseS” cümlesinden çıkarılmış. Yani yazının ilerleyen kısmında bizim de belirttiğimiz “Temel hijyene dikkat ve yenidoğan bebeğin öpülmemesi” kuralı.
Devam edelim; Umarım bu yazımız, yeni anne-babalara bu gerekli ve önemli konuda çevrelerini kırmadan başarılı olmaları için bir nebze olsun destek verebilir…
Gerçekten pek çok insan, bebeğin yanaklarını, burnunu, gözlerini, alnını (hatta dudaklarını) öperek sevgisini göstermenin normal olduğuna inanır. Bir komşu ziyarete gelir, kolayca ve samimiyetle bebeği öperek sever, bunu gayet de doğal bulur.
Ya da bebeğin büyük kardeş(ler)i anne babayı zor durumda bırakabilir. Bazen kıskançlıklarını gizlemek için, ama çoğunlukla da aileye yeni katılan bu minik varlığa duydukları sevginin ifadesini “hafif” abartılı şekilde göstermeleri çok doğaldır. Anne-babalar da bu durumlarda kardeşler arası ilişkinin sağlamlaşması, büyük kardeşin kendisini önemsiz hissetmemesi için biraz rahat davranabilirler.
Ancak, ilk okunuşta biraz sert/korkutucu görünse de, “Bu dikkatsiz veya aşırı samimi öpücükler yeni doğan bir bebeği ölüme dahi götürecek risklere yol açabilir” denildiğinde, durum değişir değil mi?
Doktorlar ve kurumlar, bir yenidoğan bebeği yüzünden (özellikle de dudaklarından) öpmenin, virüsleri ve bakterileri ona geçirmenin en hızlı yolu olduğunu, hatta ölümcül olabilen Herpes virüsünün dahi bu şekilde aktarılabileceğini yazıyor, söylüyorlar.
Uzmanlara göre, yenidoğanlar, özellikle sekiz haftalıktan küçük olanlar, virüs ve bakterilerden kaynaklanan daha şiddetli semptomlar için yüksek risk altındadır. Henüz bağışıklık sistemleri yeterince gelişmediği için, bir yetişkinde virüsler basit soğuk algınlığı benzeri semptomlara neden olabilirken, aynı virüs yenidoğanlarda ciddi solunum rahatsızlıklarına ve hatta menenjite dahi yol açabilir.
Örneğin, yukarıda Herpes virüsünden bahsettik. Bu, basit temas yoluyla yayılabilen ve ciddi vakalarda beyin hasarına veya ölüme yol açabilen bir virüs. ABD’de yapılan bir araştırma, bu virüsten kaynaklı yenidoğan ölümlerinin 1995’te 33 iken, 2017 yılında 68’e yükseldiğini gösteriyor… (** Burası bir bilim/sağlık sitesi olmadığı için üzücü görüntüleri koymadık, ama basit bir internet araştırması bile isteyene bu risklerle karşılaşmış hasta bebek görüntülerini sağlayacaktır.)
Bu noktada, “Bebeğimin giysilerini nasıl yıkamalıyım?” konulu yazımıza da atıfta bulunalım...
Eğer okuduysanız, orada da ilk ve en önemli kural olarak "yenidoğan ve erken dönem bebek giysilerinin, kesinlikle yetişkin veya büyük çocuk giysileriyle birlikte yıkanmaması" gerektiğini vurgulamış, bizlerde yaşayan ve bağışıklık sistemimiz nedeni ile pek de etkisi olmayan birçok bakteri ve virüsün, henüz bağışıklık sistemi gelişmemiş yenidoğanlarda önemli ve/veya kalıcı hasarlar yaratabileceğini belirtmiştik... (yazının linki)
Evet, kaldığımız yerden devam edelim;
Bu kuralı kararlı şekilde, ama etrafı da kırıp dökmeden uygulamakta fayda vardır. Ziyaretçiler bir ölçüde daha kolaydır ama, aile tarafı biraz zor olabilir.
Buna anne-baba önce kendisini, sonra bebeğin kardeş(ler)ini ve ailenin büyüklerini (kayınvalide ve kayınpederler, görümceler gibi) ikna etmelidir. Bu isteğin özellikle aile büyüklerinee karşı bir güç gösterisi olmadığını, sadece temel bir sağlık gereksiniminden kaynaklandığını anlatmak da anne-baba olmanın görevlerinden bir tanesidir.
Önce en yakından başlayalım, evde yürüme çağındaki veya okula giden kardeş(ler) yaygın şekilde enfeksiyonlara maruz kalırlar. Ve doğal olarak bunları yenidoğana kolayca geçirebilirler.
Yetişkinler de, her türlü enfeksiyon taşıyabilir, hatta herhangi bir semptom göstermeden 48 saat boyunca kendilerini gayet iyi hissedebilirler. Yani bu süre zarfında gayet güzel bir taşıyıcı olabilirler.
Özellikle uçuk, sivilce gibi problemleri olan yakınların, bebeklere öpme seviyesinde yaklaşmaları hiç tavsiye edilecek bir durum değildir.
Bildiğiniz gibi, Yenidoğanlar doğar doğmaz Hepatit-B, akabinde 1. Ayda bunun tekrarı, 2. Ayda da Verem ve Karma aşı olurlar. Birçok ebeveyn karma aşı da yapıldıktan sonra bebeği daha rahat ziyaretlere, dışarıda gezmelere çıkarmaya başlarlar. Fakat, bu saydığımız aşılar ile sadece aşağıdakiler için koruma sağlanır:
Hepatit-B, Difteri, Tetanos, Boğmaca, Influenza B, Çocuk felci, Rota virüsü, bazı pnömokok türleri.
Ancak, Herpes, RSV virüsü (bronşit ve pnömoniye sebebiyet verebilir) veya enterovirüslere karşı (el-ayak-ağız yaralarına, ateş veya mide bulantılarına yol açabilir, veya ilerlerse menenjit ya da miyokardit gibi hastalıklara evrilebilir) bu aşılar ile bir koruma sağlanamayabilir.
Ayrıca, bebeklerin korunması için çok önemli olan bu aşılar, kimi uzmanlara göre hastalıklardan %100 koruma sağlamamaktadır. Aşılar, temel olarak bu etkenlerin bulaşması halinde, bebeğin bunlardan ağır şekilde etkilenmemesi veya hastanelik olacak şekilde ciddi komplikasyonlara maruz kalmaması için yapılıyor. Dolayısı ile ileride bir etkisi olmaması için biz de onları onları korumaya özen göstermeliyiz.
Özellikle yenidoğan ile yakın temasta olan kişilerin sağlık durumlarını düzenli şekilde kontrol etmeleri, kendilerini sıkı gözlemlemeleri, mümkünse kış dönemlerinde grip aşılarını olmuş olmaları önemlidir. Kendisini hasta hisseden bir aile bireyinin/ziyaretçinin yenidoğan ile yakın temasta olmaması birincil kural olmalıdır.
Bebeklerin sosyal çevresinin çok hızlı gelişmediği de unutulmamalıdır. Ses ve görüntüsüne aşina olunmayan kişilerden fazla samimiyet görmek, bazı bebeklerde huzursuzluk ve ağlamalara da neden olabilir.
Bir diğer önemli nokta olarak, kadınların ruj, dudak parlatıcısı gibi kozmetik malzemelerinin yenidoğan teni üzerinde alerjik reaksiyon verebileceği, ya da ağır parfümlerin solunum yolu ile etki edebileceği de bilinmelidir.
Yenidoğan bebeğimize tabii ki sevgimizi göstereceğiz. Ancak bunu onları yüzlerinden veya dudaklarından öpmeden de yapabiliriz.
Temel olarak 3 eylem riskleri çok azaltır:
1) Yenidoğan bebeği severken kişisel hijyene ekstra özen gösterilmeli, ona yaklaşırken mutlaka el-yüz temizliği yapılmış olmalıdır. (Buna anne baba ve kardeşler de dahildir!)
2) Ebeveyni değilseniz bebeği baş-yüz bölgesinden öpmeyin. Örneğin ayaklarını, el üstü ve kollarını makul şekilde öpmek, göreceli olarak daha az riskli olacaktır.
3) Herhangi bir hastalık belirtisi hissettiğimizde kesinlikle yenidoğan bebeğe çok yaklaşmamalıyız.
Yenidoğan-erken aylarda bile bebeği kucağınıza almak, kalbinize yakın şekilde ona sarılmak, makul bir mesafeden pozitif bir ses tonu ile, güler yüzle hislerinizi dile getirmek de, sevginizi ona hissettirmenin çok etkili bir yoludur.
4-5. aydan sonra, yani bebeğinizin bağışıklık sistemi daha geliştiğinde buselerinizi artık daha rahat şekilde yanaklarına kondurabilirsiniz.
Aslında onları öptüğünüzde yenidoğmuş bebeğin mutlu olduğuna veya sevildiğini hissettiğine dair bir kesin bilgi de mevcut değil😊 Bu, daha çok ileriki aylarda gelişecek bir deneyimdir.
Biz Ozmoz bebek giysilerini üretirken öncelikle onların sağlığını gözetiyor, mümkün olan en titiz seçimleri ve üretimi yapıyoruz.
Siz de yenidoğan bebeklerinizi sevgi ile kucaklayın, ona samimiyetle sıcaklığınızı ve güven verin. Ama gereksiz risklerden de kaçının. Erken bebeklik döneminde alınan riskler ileride hem yavrunuzu, hem de sizi üzmesin.
Sevgi ile kalın,
Mukadder Özden, Anne ve Tekstil mühendisi.
Bu yazıda yararlanılan bazı bilimsel kaynaklar (İngilizce):
CDC : ABD, burada bebek bakımı ve hijyen konusunda detaylı bilgiler yer alır.
WHO : Birleşmiş Milletler teşkilatının kurumu, hijyen ve bebek bakımı kaynakları.
Healthline : ABD, hijyen ve virüs yayılımı hakkında bilgiler.
HPV, HIV, CS study : ABD kaynaklı bir araştırma