Çocuklar ile konuşurken neyin, nasıl söyleneceğini her zaman tam olarak belirlemek zor olabilir. İşte size çocuk gelişimindeki bu önemli konu için birkaç ipucu...
Her ne kadar bizim kendi çocuğumuz oldukça büyümüş ve evlenip ailesini kurmuş olsa da, küçüklüğünde onunla konuşurken yaşımıza göre deneyimlerden doğan ve yine kendimize göre bilgece olduğunu düşündüğümüz ifadelerimizi ne kadar anladığını hep merak etmiştim...
Sanırım pek çok ebeveyn de “Acaba söylediklerimi doğru anlatabildim mi? Ne hakkında konuştuğumu biliyor mu? Söylediğimi yapabilecek mi?” diye sıklıkla düşünüyordur.
Gerçi bu durumu pek dillendirmeyiz, çoğunlukla çocuğumuza sorularımız bile “Anladın mı?” şeklinde olur, “Anlatabildim mi?” diye çoğu zaman sormayız. Yani, iletişim her zaman kolay olmuyor.
Bu nedenle yazımızda iletişim için kolaylaştırıcı önerilerle sizlere yardımcı olmaya çalışacağız.
Ebeveynler genellikle çocukları ile iletişim kuramadığını düşündüğünde/hissettiğinde durumu sinir bozucu ve yıpratıcı bulur. Böyle olunca da, bir konu için tekrar eden aşırı açıklamalar ve artan bir gerilim ortaya çıkabilir.
Uzmanlar (1) genel olarak “Çocuklar ile basit bir dil seviyesinde konuşun” derken, Psk Dr. Wendy Mogel (2) “Bir çocukla konuşmanın en etkili yolu, onun duygularını anlayan, ancak kurallarınıza da uyması için yol gösterecek basit kelimeler ve cümleler kullanmaktır” diyor.
Özünde, iletişimin altın kuralını hiç unutmamak gerekir😊
“Hangi frekanstan mesaj gönderirseniz, aynı frekanstan cevap alırsınız.”
Genel olarak iletişim sürekli bir eylem olsa da, bazı anahtar cümleler çocuğumuz ile daha kolay ve sağlam iletişimide bize yardımcı olabilir. Şimdi bunlardan bazılarını iredeleyelim:
Eğer hızlı tepki refleksine sahipseniz, bu özellik çocukla iletişimde sorun yaratabilir; ya da hayal kırıklıklarına yol açabilir. Dr. Mogel “Birçoğumuz hemen düşünmek, acil bir cevap bulmak ve küçük bir çocukla hemfikir olmak zorunda olduğumuzu düşünüyoruz” diyor.
Halbuki iletişimde biraz “yavaşlamak” iyidir.
Kendinize düşünmek için zaman tanıyın. "Bu konuyu biraz düşünmeliyim." Böyle bir ifade hazırlıksız yakalanmanızı, duygularınızın etkisinde kalıp yanlış davranmanızı engeller ve daha sağlıklı çözümler üretebilmenize fırsat verir. Böylelikle siz uygun bir karar için zaman kazanırken, çocuğunuz da isteklerine verdiğiniz önemi ve ona olan saygınızı fark eder ve kendisi de konu üzerinde düşünme olanağı bulur.(3)
Dr Mogel de, bu yöntem size 3 fayda yaratır diyor, “Öncelikle otoriteyi destekler, zaman kazandırır ve çocuğunuza da konuşmadan önce düşünmek gerektiği fikrini yerleştirir.”
Bu davranış biçimi önemli konularda bir aile içi standart haline gelirse, çocuğunuz da büyüyüp okul çağına geldiğinde, konuşmadan önce düşünme fikrine alışmış olur. Böylece kompleks bir konu hakkında arkadaşlarına kolayca "Bunun hakkında düşünmem gerekecek" diyebilir. Bu da akılsızca, yasadışı veya tehlikeli davranışlara kendiliğinden katılma olasılığını önemli şekilde azaltır.
Çoğu ebeveyn çocuğuna çok fazla övgüde bulunur. Evet, çocuğumuzu başarıları için övmek uzmanlarca da teşvik edilir. Ancak, bu övgü ile desteklemenin abartılı yapılması, çocukta aşırı özgüven ve iletişim sorunları doğurabilir. Dr. Mogel, çocuklar övgüye değer bir şey yaptıklarında abartılı coşku veya sevinç gösterisi yerine zaman zaman onlara bir soru sormayı öneriyor: "Bu sana kendini nasıl hissettiriyor?"
Bu ifade sıkıntılı, gergin durumlarda da işe yarar. Örneğin, çocuğunuz evden çıkarken başka şeyler ilgilenip iki gün üst üste sırt çantasını unuttuğunda, kızgınlığınızı içinizde tutup, ona o anda "nasıl hissettiğini" sorun. Büyük ihtimalle duygularını aktarırken o da kendisi hakkında eleştirel yanıt verecektir. Böylece kendisi de hatası hakkında düşünmeye yönelir. Eğer o soruyu sormasanız büyük ihtimalle bunu yapmaz; Tersine, eleştiriniz onda bir içe kapanma veya kendini koruma dürtüsü ile farklı davranışlar gösterme eğilimi doğurabilirdi.
(Bu soru yöntemi olası aile içi sorunlarda da çok faydalıdır. Çocuğa farklı hikayeler veya durumu maskeleyecek davranışlarda bulunmak yerine, “Sen kendini nasıl hissediyorsun” şeklinde yaklaşmak, onun fikirlerine önem göstermek, onun iç dünyasını anlamaya yardımcı olur, olası travmaları azaltabilir. (4))
Bu şekilde ifadeler ile konuya özgü olmayan ama genel şaşırma tepkisi vermek, çocuğunuz size bir sorun getirdiğinde veya başını derde sokacağını fark ettiği bir şey yaptığında çok işe yarar. (Örneğin, onu masanın kenarından çekilmesi için uyardıktan hemen sonra süt bardağını devirdiğinde)(5)
Bu tepki, az önce ne olduğunu görüp anladığınızı, ancak hemen bir yanıt vermeyeceğinizi bilmesini sağlar. Böylece düşüncelerinizi bir şekle sokmak ve sorunu en iyi şekilde nasıl ele alacağınızı bulmak için zaman yaratmış olursunuz.
Bu yaklaşım özellikle anında, yukarıda da belirttiğimiz gibi acil yanıtlar verme yaklaşımına iyi bir alternatif olur; tepkisel gerilimlerin kırıcı olma riskini azaltır.
Prof. Lucie Cluver(6) ise bunu “Duraklat düğmesine basmak” olarak tanımlıyor. “Yavaşça birkaç nefes alın, böylece daha sakin ve düşünerek tepki verebilirsiniz” diye ekliyor.
Dışarıda oyun oynanamayacak kadar yağmurlu bir gün.
Parçaları yere saçılmış, düşmüş bir Lego şaheseri.
Ya da tüm korkuların en kötüsü: oyun için gelecek bir arkadaşın gelmemesi.
Bunların her birisi çocuk için iç karartıcı durumlar... Çocuğunuzun yaşadığı hayal kırıklığını yönetmesine yardımcı olmanın sırrı, acele tepki vermemek ve kötü hissetmemeleri için destek olmaktır. Önce biraz üzülmesine izin verebilirsiniz, sonra da bu gibi durumlarda farklı şekilde bakıp, olumsuzluklarla baş etme becerilerini geliştirmekte yardımcı olmaya çalışın.
Elbette, çocuğunuzun yaşadığı sürece bir daha asla oyun için arkadaş çağırmayacağını söyleyip durmasını dinlemek kolay değildir😊 Ancak, o söyleyeceklerini söyledikten sonra yanına oturun ve "Şimdi bu durumun iyi tarafından bakalım" deyin.
Tabii önce biraz tepki görmeye hazırlıklı olun; ne de olsa birlikte oynayacak kimse olmamasının iyi yanlarını görmek zordur... Ancak olumlu noktaları öne çıkararak ve aksiliklere rağmen hala neler yapabileceğini düşünmesini isteyerek devam edin. Çocuğunuzun değişen koşullara uyum sağlamayı ve elindekilerle idare etmeyi öğrenmesine yardımcı olacaksınız.
Durumun olumsuzluğu yerine birlikte ne yapabileceğinize dair önerilerde bulunarak, olumluya odaklanmasına yardımcı olabilirsiniz. Örneğin, neden beraberce kurabiye pişirmeyi denemeyesiniz? Veya bir süre sevdiği bir oyunu beraberce oynayabilirsiniz…
Ve lütfen unutmayın, konuşmamak, onun yerine sorunu çözmeye çalışmamak veya sadece "Hmmm" demek dahi yardımcı olabilir. Çoğu durumda çocuğun şikayet etmesi, ağlama ya da bağırması sadece bir bağ kurma girişimidir; özellikle de daha önce işe yaramışsa. Basitçe beklemek, sorunu kendi başına çözmesi için bir yol olabilir:
"Ayakkabılarım nerede??"; "Hmmmm"; "Hah tamam, odamdalar!"(7)
Birçok ebeveyn çocuklarının sağlığı ile kendi bedeninden daha fazla iletişim halindedir. Ne kadar uyuduklarını, en son ne zaman yemek yediklerini veya kaka yaptıklarını biliriz. Oldukça büyümüş olmaları da bu durumu pek değiştirmez. Ancak, "çocuğunuzun fiziksel ihtiyaçlarını yönetmeyi alışkanlık haline getirirseniz, bunun doğal olduğunu düşünecek ve kendi kendini idare etmeyi öğrenemeyecektir" diyor Dr. Mogel.(5)
Çocuğunuz "Karnım ağrıyor" dediğinde, "Tabii ki ağrır. Çünkü 48 saattir ıvır-zıvırdan başka bir şey yemedin." gibi gözetmen bir ifade ile sonucunuzu paylaşmak için acele etmeyin.
Bunun yerine, olası nedenlerin taranmasında ona sorularla rehberlik edin. Sonunda, vücuduna dikkat etmeyi öğrenecek, hatta karnındaki kelebeklerin açlık ağrılarından farklı nedenlerle olduğunu da fark edebilecektir. Ya da, zihni bir konuda yarıştığı için uykuya dalamadığını anlayacaktır. Çocuğunuz vücudunda neler olup bittiğini tanımlayabildiğinde, bu duruma uygun şekilde davranabilir. Sorunlar tespit edildiğinde deneyimleriniz ile ona yatıştırıcı önerilerde bulunabilir, ya da daha önemlisi bir tıbbi müdahale gerekiyorsa zaman kaybetmeden bunu gerçekleştirebilirsiniz.
Hepimizin yavaşlamaya ihtiyacı var. Ancak otobüse yetişmek, spor antrenmanına veya doktor randevusuna hazırlanmak için acele ederken, nasıl yavaşlayacağımızı düşünemeyebiliriz. "Dur Bir Nefes al" demek, pek çok çocuğun aktiviteler arasındaki geçiş anlarında hissettiği aciliyete bir son verir ve aynı zamanda size de nefes almanız gerektiğini hatırlatır.
Dr. Mogel, "Bu, Uçaklardaki uyarılarda olduğu gibi, oksijen maskesini önce kendinize sonra çocuğunuza takmakla eşdeğerdir" diyor. Çocuklar çoğu zaman bizim ruh halimizi yansıtır ve eğer siz durup nefes almak için mola verirseniz, çocuğunuza da yavaşlamayı ve stresli durumları nasıl yöneteceğini öğretmiş olursunuz.(5)
Sözlerinizin sakinleştirici etki yaratmasının en iyi yolu, çocuğunuzun göz hizasına kadar eğilmek, ellerini elinizde tutmak ve beraberce birkaç derin nefes almak olabilir. Bittiğinde o da, siz de kendinizi daha açık, birbirine bağlı hissedecek ve hayal kırıklığına neden olan şeyi birlikte çözme olasılığınız çok daha yüksek olacaktır.
Çocuğunuz bir yemeği yemeyi reddettiğinde, oyuncaklarını paylaşmak istemediğinde veya onu hemen parka götürmeniz için ısrar ettiğinde; Bu durum ondan nasıl bir davranış beklediğinizi hatırlatmak için iyi bir zamandır. Bu anda kullandığınız yukarıdaki şekilde bir ifadenin önemi, onu utandırmadan veya azarlamadan davranışlarının sizin için kabul edilemez olduğunu aktarmasıdır.
İster evinizin mahremiyetinde, ister kalabalık bir restoranda olun işe yarayacaktır, çünkü arkadaşça bir ifade tehdit edici algılanmaz. Eğer ki duruma uygun olarak ifadeyi "Bir daha yapalım mı?" olarak değiştirirseniz daha da etkili olur, çünkü pazarlığa açık olmamanın yanısıra birlikteliği de simgeler. Böylece ikiniz birlikte bir anı tekrar canlandıracaksınız ve buna kolayca hayır diyemeyecektir. Ayrıca, böyle bir birliktelik ifadesi ikinizi aynı takıma koyar. Onunla beraber olduğunuzu hissettiğinde, sizinle ortak çalışmaya daha istekli olacaktır.
Çocuğunuzun büyük / küçük fikirlerinin amigosu/destekçisi olmak, kendi sorunlarını etkili bir şekilde çözebileceğini fark etmesine yardımcı olacaktır.
İster ne giymek istediğine karar veren 2 yaşında bir çocuğunuz, ister öğleden sonrasını nasıl geçireceğine karar veren 6 yaşında bir çocuğunuz, ya da hangi hikayeyi yazacağını tartışan 8 yaşında bir çocuğunuz olsun; Bu ifade az önce hazırladığı senaryonun değerli olduğunu, sizin de buna destek verip, mutlu olduğunuzu aktaracaktır.
Herbirimiz desteklenmek, fikir ve eylemlerimizin olumlu yanıt aldığını görmekten mutlu oluruz. Çocuklukta onu bu şekilde desteklemek, evladınızın ileride bireysel varlığının sağlam olmasında çok önemli olacaktır.
Yukarıda önerilen ifadelerden herhangi birini söyleyerek çocuk ile bağlantınızı geliştirmek için yeterli olmayabilir. Aynı zamanda daha açık bir iletişim hattı kurmak için aşağıdaki yöntemleri uygulamayı da ihmal etmeyin. (Bu öneriler önemli olduğu için önceki yazılarımızda da detaylı şekillerde belirtmiştik.)
Aktif dinleme: Aktif dinleme ile çocuğunuzun daha fazla anlaşıldığını hissetmesine yardımcı olabilirsiniz. Söylediklerine dikkat ettiğinizi vurgulamak için gülümseme, gözle onaylama ve baş sallama gibi teşvik edici hareketler kullanarak aktif dinlemeyi deneyin.
Beden dili: Söyleyeceklerini önemsediğinizi ifade etmek için beden dilinizi kullanın. Onun göz seviyesine inin ve çocuğunuz konuşurken göz teması kurun. Kavuşturulmuş kollar, onu dinlerken başka yere bakmak veya telefona konsantre olmak iletişimde hiç yardımcı olmaz...
Kaliteli zaman: Süre her şey değildir. Çocuğunuzla tutarlı bir şekilde kaliteli zaman geçirin. Onun ilgi alanlarını takip edin ve hep birlikte keyif alacağınız aktiviteler planlamaya çalışın. Bu aktivite süresince onunla meşgul olmayı (Anı yaşamayı) ve özellikle telefonunuzu kapatmayı unutmayın.
Rol yapma: Belirli zamanlarda çocuğunuzla konuşurken farklı karakterlere bürünerek başkalarıyla iletişim kurmayı öğrenmesine yardımcı alabilirsiniz. Bu, özellikle ileride karşısına çıkacak çatışma zamanlarında ona faydalı olabilir, çünkü evinizin rahatlığında kolayca göz temasını nasıl koruyacakları ve sınırlarını nasıl ifade edecekleri konusunda rehberlik edebilirsiniz.
İletişim karşılıklı etkileşim sürecidir. Bu nedenle çocuğunuzun bebeklikten bir birey haline dönüştüğünü düşünerek iletişimi karşılıklı ve sağlıklı hale getirmek, yetkin ve sağlam karakterli bir evlat yetiştirmenin temel unsurlarından birisidir.
Biz çocuklarımıza Ozmoz Kidswear olarak her zaman güzel, sağlıklı ve kaliteli giysiler sunmaya çalışıyoruz, Bu mesleki görevimizin yanında bu yazımızda onların gelişimlerinde size de yardımcı olabilecek iletişim önerileri sunmaya çalıştık.
Aslında biz de bu etkili iletişim cümlelerini Ozmoz çocuklarımız ile çekimler yaparken çok kullanıyoruz. Onların bireysel varlıklarını desteklerken, sizlerin de görmekten mutlu olacağınız fotoğraflar çekmemizin arkasında bu yaklaşım var😊
Yazımıza güzel çocuklarımızın eğlenceli bir fotoğrafı ile nokta koyalım.
Mukadder Özden, Anne ve Tekstil Mühendisi.
İlgilenenler için detay kaynaklar:
1. Dilgem.com
2. Wendy Mogel
3. Çocuklarda Sorumluluk ve Özgüven
4. Çocuk hayat
5. Parents.com
6. Unicef.com